Selülit Kimlerde Görülür?
Her yaş grubu selülit sıkıntısı karşısında risk altındadır. Özellikle çocukluk çağında aşırı kilolu olanlar ve kısa sürede 30-40 kilo üzerinde kilo kaybedenlerde selülite ek olarak deride sarkmalar ve çatlak oluşumu da gözlenir.
Yapılan araştırmalar hızlı kilo alıp vermenin selülit miktarında artışa neden olduğunu göstermektedir. Ek olarak kadınlarda selülit oranı erkeklerdekinden fazladır. Çünkü kadınlarda bacak ve kalça bölgesinde erkeklere göre daha az kas doku, daha fazla yağ doku bulunur.
Bu da kilo artışına bağlı olarak bölgedeki yağ miktarının artmasına neden olur. Ayrıca östrojen hormonu seviyesi de selülit görüntünün oluşmasında etkilidir. Bu nedenle menopozdan sonra selülit şikayetlerinde artış gözlenir.
Oranlanacak olursa kadınların %80 ila %90’ında selülit yaygın bir şikayettir ve özellikle ergenlik döneminden sonra gelişir. Yaşın ilerlemesiyle birlikte cildin incelmesi ve daha kolay gevşemesi de selülit artışına neden olur.
Fakat selülit erkeklerde de görülen bir cilt problemidir. Erkeklerdeki yağ dokunun kadınlara göre daha az olması ve cildin farklı yapıda olması risk faktörünü düşüren etmenlerdendir.
Yine de kilo alımıyla birlikte erkeklerde selülit görüntüsü oluşabilir, bazı durumlarda selülit zayıf insanlarda da ortaya çıkar. Ayrıca hamileler ile hareketsiz yaşam tarzına sahip olan bireyler de selülit riskiyle karşı karşıyadır.
Selülit Kimlerde Görülür?
Her yaş grubu selülit sıkıntısı karşısında risk altındadır. Özellikle çocukluk çağında aşırı kilolu olanlar ve kısa sürede 30-40 kilo üzerinde kilo kaybedenlerde selülite ek olarak deride sarkmalar ve çatlak oluşumu da gözlenir.
Yapılan araştırmalar hızlı kilo alıp vermenin selülit miktarında artışa neden olduğunu göstermektedir. Ek olarak kadınlarda selülit oranı erkeklerdekinden fazladır. Çünkü kadınlarda bacak ve kalça bölgesinde erkeklere göre daha az kas doku, daha fazla yağ doku bulunur.
Bu da kilo artışına bağlı olarak bölgedeki yağ miktarının artmasına neden olur. Ayrıca östrojen hormonu seviyesi de selülit görüntünün oluşmasında etkilidir. Bu nedenle menopozdan sonra selülit şikayetlerinde artış gözlenir.
Oranlanacak olursa kadınların %80 ila %90’ında selülit yaygın bir şikayettir ve özellikle ergenlik döneminden sonra gelişir. Yaşın ilerlemesiyle birlikte cildin incelmesi ve daha kolay gevşemesi de selülit artışına neden olur.
Fakat selülit erkeklerde de görülen bir cilt problemidir. Erkeklerdeki yağ dokunun kadınlara göre daha az olması ve cildin farklı yapıda olması risk faktörünü düşüren etmenlerdendir.
Yine de kilo alımıyla birlikte erkeklerde selülit görüntüsü oluşabilir, bazı durumlarda selülit zayıf insanlarda da ortaya çıkar. Ayrıca hamileler ile hareketsiz yaşam tarzına sahip olan bireyler de selülit riskiyle karşı karşıyadır.
Selülitin Zararları
Selülit ciddi bir sorun değildir, fakat estetik görünümü bozmanın yanı sıra sağlık açısından bazı zararları vardır. Aslında pek çok uzmana göre selülit, özellikle yaşla birlikte bireylerde normal olarak oluşan bir cilt sorunudur.
Kan dolaşımını bozmak ve yavaşlatmak bunların başında gelir. Bölgedeki kan dolaşımının azalması, tutulan yağ doku seviyesinin artmasını sağlar ve bu durum dokulara normalden daha az oksijen ulaşmasına yol açar.
Araştırmalara göre yetişkin kadınların hemen hemen hepsinin hayatının bir döneminde selülit problemi yaşadığını gösterir. Fakat selülit düzenli egzersiz ve sporla giderilebilen bir durumdur.
Bunun yanı sıra, bazı durumlarda genetik yatkınlık selülitin zayıf ve düzenli egzersiz yapan insanlarda da oluşmasına neden olabilir. Ayrıca selülit seviyesi diyet ve sporla giderilemeyecek kadar ilerlemiş de olabilir. Bu gibi durumlarda etkili tedavi uygulamaları için uzman bir dermatolog ya da plastik cerrahi uzmanına görünmek tavsiye edilir.
Selülitin Zararları
Vücutta oluşan selülit seviyesine göre farklı aşamada olabilir. Hafif selülit problemleri genellikle uyluk gibi alanların sıkıştırıldığı zaman gözle görülür hale gelir. Daha şiddetli selülit problemlerinde ise ciltteki pürüzlü yapı her daim fark edilir seviyededir. Selülit probleminin derecelendirilmesi şu şekildedir:
Derece 1: Ayakta dururken ve yatarken selülit görünümü oluşmaz, cilt pürüzsüz durur, ancak elle sıkıştırıldığında portakal görünümü oluşur.
Derece 2: Yatarken ciltteki pürüzlü görüntü belli olur, ayaktayken de bir miktar çukur görüntü oluşur.
Derece 3: Yatarken ve uzanırken ciltteki pürüzlülük fark edilir seviyededir.
Selülitin Zararları
Selülit tedavisinde kullanılan yöntem çeşitliliği oldukça fazladır. Buna göre öncelikle hastadan yaşam standardını değiştirmesi, sağlıklı beslenip bol su tüketmesi istenir. Düzenli egzersiz yapmak da selülit gidermede etklidir.
Ancak selülit düzenli egzersizle bile giderilemeyecek seviyedeyse çeşitli medikal yöntemler ve masaj uygulamaları tercih edilebilir. Selülit tedavisinde uygulanan işlemler şunlardır:
- Lenfatik Drenaj: Özellikle bacak ve karın bölgesindeki kan dolaşımını hızlandırmak için uygulanır. Bu yöntemde değişik değer ve aralıkta basınç uygulaması yapılır ve bölgedeki yağ dokular parçalanır.
- Mezoterapi: Özel iğneler ve enjektör aracılığıyla cilde solüsyon enjekte edilir. Bu solüsyon selülitli bölgeyi etkileyerek, yağ dokuların parçalanmasını sağlar. tedavideki amaç kullanılmayan yağ dokuların parçalanarak vücut tarafından kullanılan yağ dokulara dönüştürülmesidir. Bu şekilde kan dolaşımı rahatlatılır. Uygulama 8-12 seans devam eder.
- LPG: Sorunlu bölgeye vakum uygulanmasıyla, septa bantlarının gevşetilmesi sağlanır. Sonuç olarak uzayan ve kopan bu bantlar ciltteki pürüzlülüğün azalmasını sağlar. LPG uygulamasının temel mantığı deri altına basınç uygulamak ve bölgeyi rahatlatmaktır.
- Lazer Tedavi: Selülit oluşan bölgeye lazer uygulama yapılır ve kan dolaşımının hızlanması sağlanır. Böylece depolanan yağ akışkan hale getirilir ve sağlıklı forma dönüştürülür.
- Ultrason: Bu yöntemde derinin altına inilir ve bölgedeki yağ dokular parçalanır. Ses dalgaları aracılığıyla depolanan yağların parçalanması sağlanır. Ultrason tedavisinde çok küçük yağ dokular bile tedavi edilebilir.
- Ozon Terapi: Bölgedeki yağ hücrelerinin oksijenle temizlenmesi ve yağların yakılması sağlanır. Buhar banyosu olarak da bilinen bu yöntemde oksijenin deri alt tabakasına ulaşarak kan dolaşımını hızlandırması amaçlanır.
- Lipoelektro: İnce ve uzun iğneler kullanılarak selülitli bölgedeki yağlar parçalanır, daha sonra bölge yağdan arındırılır.
- Basınç Uygulaması: Selülit olan bölgeye hava basıncı uygulanır ve böylece kan dolaşımı harekete geçirilir.
- Radyo Frekans: Sorunlu bölgedeki cilt altı yağ dokusu inceltilir. Bu yöntemde çok derin tabakalardaki bantlar bile gevşetilebilir.
Selülit tedavisinde yukarıdaki yöntemlerden herhangi biri tercih edilebilir. Ancak tedavinin kalıcılığı ve aynı sorunun bir daha oluşmaması için düzenli hayat standartlarına adapte olmakta fayda vardır.
Bu makaleler bilgilendirme amaçlı yazılmıştır. İşlemin yapılıp yapılmadığını ve size uygun tedaviyi belirlemek için doktorunuzla görüşmeniz gerekmektedir.