Poland sendromu, göğüs duvarında nadiren gözlenen bir gelişim sorunudur ve erkeklerde veya kadınlarda görülebilir. Kesin nedeni tam olarak bilinmese de göğüsteki pektoral kasın tam gelişmemesinden kaynaklanır ve çoğunlukla sadece estetik deformasyona neden olur.
Bu durum hastanın bazı kıyafetleri giyememesine ve görünüşünden rahatsızlık duymasına neden olduğundan tedavi gerektirir.
Poland sendromu, ilk kez 1841 yılında Alfred Poland tarafından tanımlanan, genetik kaynaklı bir göğüs duvarı deformitesidir. Göğüsteki pektoral kasların ve meme dokusunun gerektiği gibi gelişememesi ile karakterizedir.
Göğsün tek veya çift tarafını etkileyebilen Poland sendromu, erkeklerde kadınlara nazaran 3 kat daha fazla görülür.
Göğüs kasındaki bu eksiklik kimi vakalarda sadece dokunarak tespit edilebilirken kimilerinde karşıdan bakıldığında fark edilecek seviyede olabilir. Kimi zaman ise göğüs kaslarındaki eksikliğe meme ve meme ucu deformiteleri eşlik edebilir. Bu durum, kişi üzerinde olumsuz psikolojik etkilere sahiptir ve pek çok açıdan destek gerektirir.
Poland sendromu genetik bir durumdur fakat bu, önceki aile bireylerinde gelişmesini gerektirmez. Eşey hücrelerde yaşanan bir mutasyon sonucu ortaya çıkabilir ve göğsün sağ, sol veya her iki tarafını etkileyebilir.
Bununla birlikte, bazı faktörler semptom gelişiminde etkili olabilir:
Yukarıdaki durumların tümü Poland sendromu için risk faktörünü artıran etmenlerdir ancak gelişim sebebi tam olarak bilinmediğinden sorun, bağımsız olarak da gelişebilir.
Poland sendromu çoğunlukla sadece estetik bir sorundur ve ek sağlık problemlerine yol açmaz.
Genellikle tek taraflı oluşan durum, kişiden kişiye farklı şiddet ortaya çıkabilir, en yaygın bulguları ise şu şekildedir:
Poland sendromu genellikle vücudu sadece estetik açıdan etkiler ve fiziksel aktiviteleri kısıtlayacak boyutlara ulaşmaz. Ancak kimi zaman ileri evreli vakalarda göğüs kafesi, kemik veya kaburga ile ilişkili gelişim problemler oluşabilir ve solunum başta gelmek üzere önemli fonksiyonlar kötü yönde etkilenebilir. Sadece estetik kaygıların olduğu durumlarda ise göğüste ortaya çıkan asimetrik görüntü kişi açısından öz güven zedeleyicidir ve çeşitli psikolojik sorunlara yol açabilir. Bu nedenle hemen her durumda göğüsteki deformitenin tedavi edilmesi gerekir.
Poland sendromu tedavisi, bireyin durumuna ve şikayetlerine bağlıdır. Olası bir uygulama öncesinde detaylı fiziki muayene yapılır ve konsültasyon sağlanır, böylece hangi tür tedavinin daha elverişli olduğu belirlenir. Genellikle estetik sorunlara yol açan bu sendromun tedavisi de plastik cerrahi uygulamalar ile rekonstrüktif çalışmalar içerir. Ameliyattaki amaç ise deformasyona uğrayan göğüs yapısını düzeltmek, simetrik hale getirmek ve bireye öz güven kazandırmaktır.
İleri seviyeli deformasyon vakalarında kişiye özel hazırlanan göğüs implantları kullanılarak göğüs simetrisi sağlanabilir. İmplant ile Poland sendromu cerrahisinde kişiye özel protezler kullanılır ve pektoral kas doldurulur.
Genel anestezi altında yaklaşık 1-1,5 saat içinde tamamlanan işlem, minimal kesilerden yapılır ve minimum seviyede görünür iz bırakır.
Ortalama 1-2 günlük bir hastane kalışından sonra kişi, bakım önerileriyle birlikte taburcu edilir:
Göğüs implantı, mevcut asimetriyi en iyi şekilde gideren ve göğüs yapısının istenen şekle girmesini sağlayan etkili bir yöntemdir.
Bununla birlikte cerrahi bir girişim olduğundan uzman hekim kontrolünde yapılması ve işlem sonunda verilen bakım önerilerinin mutlaka uygulanması oldukça önemlidir.
Poland sendromunda yaygın olarak kullanılan bir diğer tedavi yöntemi de doku transferidir. Bu yöntemde, göğüsteki kas kaynaklığı işlev eksikliğini doldurmak için vücudun karın ve sırt gibi bölgelerinden doku alınarak sorunlu bölgeye aktarılır. Yapı olarak majör kas dokusuna benzeyen bu alanlardan transfer edilen yapı, hem asimetrik görünümün hem de işlev kaybının giderilmesini sağlar. İşlem sonunda rahatsız edici iz kalmaz, gerektiğinde bu uygulama diğer yöntemlerle kombine şekilde uygulanabilir.
Son yıllarda sıklıkla kullanılan yağ enjeksiyonu, liposuction veya lipofilling gibi teknikler yardımıyla bölgedeki deforme görünümün giderilmesini sağlar. Minimal invaziv bir teknik olan yağ enjeksiyonu risksiz ve kolay bir işlemdir, genellikle ihtiyaca göre 1-2 seans gerektirir. İşlem sırasında doku eksikliği olan bölgeye özel dolgu maddesi enjekte edilir ve protez veya doku transferi gibi kesi gerektiren bir teknik kullanılmaz. Bu nedenle işlem sonunda günlük hayata dönmekte herhangi bir sıkıntı yoktur ve iyileşme hızı son derece yüksektir.
Bununla birlikte enjeksiyon tekniği, ileri seviyeli vakaları tedavi etmek için yeterli değildir. Ancak implant veya doku transferi sonunda, mümkün olan en ideal görünümün elde edilmesi için destek teknik olarak tercih edilebilir. Bu durumda hasta memnuniyetini ve öz güvenini artırıcı bir seçenek haline gelir.
Poland sendromu; plastik cerrah, ortopedist, fizyoterapist ve psikolog gibi farklı disiplinlerden uzman desteği gerektiren bir sorundur. Bu nedenle ameliyat sonunda tedavi planına fizyoterapist randevuları dahil edilebilir. Özellikle işlev kayıplarının olduğu durumlarda bölgedeki kas gücünü artırmak ve hareketi iyileştirmek için belirli hareketlerin yapılması gerekir. Ek olarak postür düzenlemeye yönelik çalışmalar ile sırt kaslarını güçlendirici teknikler de denenebilir. Böylece hem hastanın estetik kaygıları giderilir hem de kas eksikliğine bağlı işlevsel sorunlar düzeltilir.
Poland sendromu tedavisi genellikle multidisipliner bir yaklaşım gerektirir ve implant, yağ enjeksiyonu, doku transferi gibi tekniklerin birlikte kullanımı ile en iyi sonucu verir. Bu aşamada hasta şikayetlerinin iyi belirlenmesi ve en ideal tekniğin tercih edilmesi için hekim uzmanlığı şarttır. Güvenilir ve uzman bir hekim desteği ile tedavi en kısa sürede tamamlanarak en başarılı sonuçları verir.
Bu makaleler bilgilendirme amaçlı yazılmıştır. İşlemin yapılıp yapılmadığını ve size uygun tedaviyi belirlemek için doktorunuzla görüşmeniz gerekmektedir.
